Kayıtlar

Ekim, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Eski Sevdalar

Eskiden "sevda"ların da bir ağırlığı varmış. İnsan bir kere sever,sevdiği uğruna deli de olurmuş divane de. Bu tür sevdalar da hep leyla ile mecnun başı çeker. Pekala bir şey soracağım,Leyla burun kıvırmasaydı mecnuna,"tamam" deseydi , aşkları böyle bir destan olur muydu? Mecnun o kadar deliliği yapar, o kadar şeye katlanır mıydı? Siz bunu düşünürken ben konudan sapmayayım.  Eskiden sevgilerin bir ağırlığı varmış,uğruna çekilen dertler acılar,sevgilere güzellik , mana katarmış.. Şimdi öyle mi? Her önüne gelen seviyor arkadaş(sevdiğini sanıyor). İlaçların üstüne yazıyorlar ya hani "çocukların ulaşamayacağı yerlerde saklayın" diye, aynen öyle yazmalı işte sevdaların üstünde. Düşmemeli değerini bilmeyenlerin eline.. Her yakınlaşan çift,"senin için ölürüm" dememeli birbirine. Yeri gelir ölemez çünkü,seviyorum dediğini kişi için.  "Ölene kadar seni seveceğim.." Basitleştirilmemeli yalancı ağızlarda. Zamanı gelir başkasına ...

Yolculuk

Çoğu insan yolculukları sevmez,bazıları sıkıcı bulur,bazıları gereksiz.. Bu durum benim için biraz farklı. Bana göre yolculuklar insanın kendine sorular sorması,geçmişte yaşadıklarını düşünmesi,hatalarını,yanlışlarını,doğrularını,mutluluklarını düşünmesi için birebir. Hele bir de yolcululuğun sonunda sevdiğin insanlara kavuşmak varsa, bana göre "tadından yenmez" deyiminin anlamı oluyor yolculuk..  Bu yazıyı yazarken çoğunuzun tahmin ettiğim gibi yolculuktayım yine düşünmek için,bol vaktim olan bir yolculuk. Bazen o kadar dalıyorum ki düşüncelere,pencereden dışarıya bakarken ne gördüğümün farkında bile olamıyorum. Yolculuklar beni beden olarak dinlendiriyor olabilir belki ama ruhsal olarak düşüncelere daldırıp beni bir beyin harbinden çıkmış gibi hissetmeme sebep oluyor. Yolculuğun benim açımdan ufak bir kötü yanı olarak bunu dipnot olarak düşüyorum. Neyse bu konuları geçip derinlere dalalım birlikte. Yolculuğu sevmeye bilirsiniz , bunu kabul eder anlarım ama hayatta bir y...

...Buğulu Cam...

Resim
“Kendimden çıkıyorum yola , bir yere varamıyorum “ senden başka. Ne zaman yeniden başlamaya niyet etsem , kendime sözler versem yine de beni , sende buluyorum. Başladığım her yol sende son buluyor. Bilmiyorum , bilemiyorum. Sanki canımdan bir parçasın da seni söküp atamıyorum gibi..  “ Nasıl bir şey seni sevmek ? “ diye soruyorum kendime. Çünkü bunu en iyi cevaplayabilecek insan benim.. Öyle bir şey ki seni sevmek: Bir Ankaralının “La Bebe”si, İstanbullunun boğaza karşı manzarası, Kastamonulununsa ayazı karşı dik dururken yaktığı sigara gibi.. Ama ben İstanbul’da değilim o manzarayı izleyemem , Kastamonu’da değilim o sigarayı yakamam ve ben Ankara’da değilim ki “ La Bebe” kullanamam.. Böyle bir şey işte seni sevmek.. Çıkar bir yolu yok, aslında akıl işi bir şey de değil ama elden bir şey gelmiyor maalesef.. Her şey yürekten geliyor. Ona da akıl da el de mani olamıyor.. Neden mi tüm bunları “Buğulu Camlar” başlığı altında yazıyorum. Çünkü.. Çünkü’sü şöyle; Buğulu ...