Kayıtlar

Şubat, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

En sert rüzgarlara ver sırtını..

Hissetmenin suç sayıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Sevsek yalan sevmesek hata.. İnsanlar ne kadarda soğukkanlı. Hiçbir şey olmamış gibi devam edebiliyorlar hayatlarına. En azından hepsi değil ya işte bu bi nebze mutlu ediyor bizleri bilmesekte. " Ben gibi biri daha var , yalnız değilim ! "İşte en büyük yanılgı burda filizleniyor. Yalnızsın ! Gece gördüğün yıldızlar kadar yalnızsın. Dışarıdan tek görünmesende , milyarlarca kilometre uzaksın o birine. Hayatla başa çıkmak zor geldiğinde vuruyor suratına yalnızlık, en sert rüzgar gibi.. İşte o zaman arkana geçenleri sayıyorsun canının yanmasını istemeyenleri, yanındayım diyenleri , hep benimle kal diyenleri...  O zaman yönünü değiştir güzel insan ! Neden rüzgara karşı yürüyosun ? Sırtını hayata ver ! Düşsende kalkarsın. Yürümeye devam et güzel insan. Düşe kalka yaşamakta güzel şu lanet dünyada! Başka şansın mı var sanki ? Düştükten sonra kalkmayı bil , bil ki düşmene sebep olanlar görsün! Bağır , " BURDAYIM ! " Bağır ki h...

Kırgınlık

Kırgınlıklarının anlaşılmasını ister insanoğlu. Söyleyemez anlatamaz , dökemez içini. Sevdiğine kırılır , küser .. Takmıyorum der kimisi , artık yeter der , bende insanım.. Ama yaşar kırgınlığını , acıtır. İstemez kimse bu hissi yaşamayı ama çoğumuz yaşamışızdır bu hissi. Kimisi bağırarak rahatlamak ister , kimisi giderek.. Uzaklaşır sevdiğinden ,acısının tekrarlanmasını istemez. Korkaklık der kimisi buna , kimisi ise güçsüzlük.. Hiçbiridir cevabın kendisi ise. Yorgunluktan gideriz.. Gücümüz yetmez kabul. Ama onca kırgınlığı nasıl unutur yürek, nasıl taşır yumruk kadar boyutuyla? Oraya girmişken bunu yapanı nasıl affeder ? Yapamaz.. Yapmaktan kaçtığından değil yapamaz. Acısını yine kalır içinde , en derininden yine damlar. Görmez sevdiğini ama unutmaz , unutamaz. Tek kişilik sarayda kalan o insanı unutamaz.  Güler bazen kendine, bunun içinmiydi der bu insan içinmi kanadım bu kadar? Ama yine kanatır içini.  Ağlayamadığımız için mi geldik bu hale ? Etrafa zarar veremediğimiz içi...

Bir sigara yak görünmeyen ufka..

Bir sigara yaktım göremediğim ufka, gecenin en karanlığında. Ne bir gemi ışığı ne de ay parıltısı vardı görünen. İnsanlar neden sigara içer sorusunun cevabı bu aslında. Görebildiğin tek ışık yaktığın sigaranın önünde ciğerine çektiğin tütün olur. Düşünmezsin hiçbir şey sadece izlersin bir işe yarıyacakmışcasına ama hissettiğin şey kalbinin alt tarafına vuran ,senin eğilmene ,bükülmene hatta sallanmana sebep olan , sanki birisi oraya  bıcak sokarmışcasına acı veren şey yaşadığın kötü anılardan başka bir şey değildir.  Acıtır, yakar sanki biri tek ışığını birisi oraya basıyomuşcasına ama kanar.. Durmadan kanar ama ölmezsin. Bunu bilmenin ne kadar zor olduğunu anlarsın. Teksindir yalnızsındır orada kimse olmaz yanında , olamaz. Kim girdiyse kalbine kimi koyduysan o ufak hapishanene duvarlara vurur o sırada. Kılın kıpırdayamaz hale geldiğin an biter her şey. Ne acın kalır be kanaman. Hissetmezsin o ufacık hareketsizlikten sonra. Soğuktan ölmek gibi, boğulmanın son safhasında ağzın...

Herkesin içi karanlık ama ...

Resim
Herkesin içi karanlık ama bazılarımızın karanlığına yıldız olanlar var yetmiş seksen kiloluk evrenlerimizde. Ne yakınlaşabildiği ne de uzaklaştığı.. Etrafınıza bakın ; herkes gülümsüyor hayata en içtenliğiyle ya da biz öyle görüyoruz. En inandıkları bırakıyor kimilerini , kimilerini en sevdikleri. Kimileri sadece kırgın kimileri ise üzgün. Güneşli günler yerine aydınlık günler istemeliydik belki , yetinmeliydik elimizdekilerle. Elimizde hiç bir şey olmasa hayalleriyle yetinmeliydik istediklerimizin, hayallerimizin.  Fazla karamsar dersiniz benim için belki okuduğunuzda bunları ya da daha ne gördü ki bu genç adam. Yaşadığımız her anda sokuyoruz istemesekte bu tarz düşünçeleri bilinçaltımıza, hisleri kalbimize..  Her şeye rağmen yine taklit etmeye devam ediyoruz mutluluğu , her şey mükemmelmişcesine..

Eğer Konuşursam..

Alışık olunmadığı üzere , ne gecemi sabah etmek için yazıyorum ne de sigaram var şuan elimde. İşler eskisi gibi değil gibi yani. Kafamdakileri değil de kafamı dağıtmak için yazıyorum gibi. Başkalarına patlamamak için, içime buraya döküyor gibi. Bilmiyorum belki bloga atmam bile çoğunu atmadığım gibi bu da kalır bilgisayarım gizli saklı bir köşesinde. Yazıyorum işte, neden yazdığım kime yazdığım belli olmayan bir öfkeyle. Aslına bakarsanız şuan ki öfkemin sebebi iyi niyet diyebilirim. Hayatım boyunca kime iyi niyetli yaklaşsam, bunu öfkeme dönüştürecek şeylerle karşılaştım. Bir insanı koşulsuz sevip, ona koşulsuz sahip çıkmak, herkese karşı göğsünüzü ona siper edip onu korumak, o üzülmesin diye kendinizi param parça etmek falan işte tam benlik işler bunlar. En iyi ben yaparım bunları. Yaparım da ne olur? Ben sesimi çıkarmadığım sürece , iyi niyetimle sustuğum sürece bunun kullanılmasından nefret ediyorum. Sanki bardak doldu da , o son damlayı bekliyor gibiyim. O kadar çok d...

Seninle Olmak..

“Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun? aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. ve buradayken bile seni çılgınca özlemek...” Demiş şair… Sanki beni yaşarcasına , dökmüş içindekileri kağıda.. Ölmeseymiş eğer , şüphelenirdim.. Acaba “aynı hatuna mı aşık olduk ? “  diye. Neden böyle girdim yazıya, inanın bilmiyorum.. Takip ederlerin( ki burada sevincimi sizle paylaşmam gerek yayın başına +125 okuyucu ortalamasına yazmak beni gerçekten mutlu ediyor. ) neyse ne diyorduk ? Hı. “Takip edenlerin” çoğunun bildiği gibi ben yine sigaramı yakmış, listemden herhangi bir şarkıya çift tıklamış(M.F.Ö. - Güllerin İçinden),gecemi gündüz ederken bir anda kendimi burada buldum. Sanırım ondan oldu böylesine kopukça bir giriş.. Şair seninle olmanın bütün yönlerini anlatmış ya hani, ben anlatamıyorum.. İçimde kalıyor çoğu zaman demek istediklerim.. “Seni benim kadar sevmeyen biri , sana benim diyemediklerimi diyebilir.”  Cümlesi, en afilli a...