Hayaller...



Hayaller sigara dumanı  gibi, en başında çok  belirgin, git gide dağılıyor.. En sonunda yok oluyor, gökyüzüne karışıyor…Hayallerimizde ölü hayaller diyarına karışıyor olmalı.. Her ne kadar, yok olsa da hayaller; İnsanı yaşama bağlayan en büyük şeylerden biri.. Bir hayal uğruna yıllar, bir hayat harcayan insanlar var..
Kimi yeni bir hayat, kimi yeni bir eş, kimi yeni bir araba, kimi yeni bir ev, kimi de yeni bir sayfa için hayal kurar. Peki defteri değiştirmedikten sonra ; sayfayı yenilesen ne olur ? Bir insanın geçmişi karanlıkken geleceği nasıl aydınlık olabilir? 30 sene sigara içen adam,30 sene sonra sigarayı bıraktığında ciğerleri ilk doğduğu gün gibimi olacak ? Yıllarınızı, aylarınızı, günlerinizi hatta hayatınızı verdiğiniz adadığınız biri verdiğiniz değeri haketmeyip, hatasını anladıktan sonra geri dönünce hiç bir şey yaşamamış gibi devam edebilecek misiniz? Düşünmeyin boşuna ,sen temizlemek için silsen bile hem silgin tükenir hem sayfan kirlenir.. Her insanın hayatı doğduğunda bembeyaz bir a4 kağıt olsa, ölünce hangimizin sayfasının kenarında köşesinde beyazlık kalır? Hangimiz temiz kalabildik şu hayatta?
Kimimiz ailesini, kimimiz sevdiğini, kimimiz sevenlerini üzdü, kırdı.. Belki paramparça ettik bazı hayatları ; En başta kendi hayatımızı.. Şimdi dönüp geriye, bir sigara yakıp düşünsek; hepimizin aklına bizi üzenler gelir, kaçımız kırdığımız kalpleri düşünecek kadar cesur? Geride bırakılan sevgililer, sözler, dostlar… Sizi yarı yolda bırakan insanlar, güler yüzlü sahtekarlar.. Hepimizin hayatında gelip geçen hatta bazılarımızda şuan bile olan insanlar..
Bir sigara daha yakıp siktir edin onları hayatınızdan.. Ne sizin ayakta durmak için onların sahte gülüşlerine ihtiyacınız var, ne de onların size.. Hepsi çıkar ilişkileri içinde..  Boş verin böyle insancıkları.. Hatta boş verelim, düşünmeye bile değmez bunlar..
Peki kim düşünmeye değer ?
Sizi kim gerçekten iyiliğiniz için düşünüyorsa sıkıca sarılın onlara.. Can çıkaracak kadar sıkı sarılın; hiç bırakmayacakmış, bir daha göremeyecekmiş gibi.. Ne benim bu satırı yazarken tamamlayacağım, ne de sizin bu satırı sonuna kadar okuyabileceğiniz garanti.. Hayat bu.. Büyük bir okyanus ; Sonu olmayan.. Kim demir atabilmiş bu maviliğe ki biz atalım ? Kim karşı durabilmiş okyanusta kopan fırtınalara ki biz ayakta durabilelim ? Bir insanı kaybetmesi çok kolaydır, belki 5 dakika , belki 2 dakika belki 2 saniye sürer bu.. Sizin ne kadar yetenekli olduğunuza bağlı olarak değişir bu. Gerçi dakikaların saniyelerin ne önemi var  ; Bir dostu, bir canı belki de bir cananı kaybettikten sonra ?
Giden gitmiştir, ne geride bıraktığının gözü yaşlı nede gidenin.. Kim nereye gittiyse orda mutlu. Belki  de mutlu rolü yapıyor herkes. Çünkü bu kadar boktan bir hayatı bu kadar mutu yaşamaları imkansız. İnsanoğlu o kadar aciz ki herkes kendi hayatını mükemmel göstermek istiyor, herkes kendini mutlu gösteriyor..  Bakmayın siz onlara, kimse göründüğü kadar mutlu değil.. Nerden mi biliyorum ? Kendimden..
Bazen bir insanın içinde fırtınalar kopar, yüreğinde zincirler kırılır, bir at şahlanır, bir aslan kükrer , bir atmaca bilinmeze uçar.. Ama Ona baktığımız da her şeyi yolundaymış gibi görürüz. Kim bilir içinde nasıl bir acıyla nefes alıyor, kim bilir her nefesinde yüreğine kaç ok saplanıyor..
Çok mu karamsar oldu ? Bakmayın siz bana. “İçin geçmiş” mi diyorlardı ben gibilerine ? Neyse bilmiyorum. Ben içim kararmış diyerek anlatıyım kendimi size. Aslında hayat bu kadar kötü, bu kadar anlamsız değil. Bence bir sigara da hayatta ki güzelliklere yakın.
 “Lan bu adamın amacı bizi kanser  etmek mi ? Her dakika bir sigara diyor pezevenk.”
                 Yok öyle bir şey, ayrıca pezevenkte değilim.
Hayatınızı düşünün, sizinle beraber ağlayacak kaç kişi var etrafınızda ? Ya da şimdiye kadar beraber ağladığınız kaç kişi var yanınızda ? Herkes sizinle güler ama sizinle beraber ağlamak vefakarlıktır, adamlıktır. Erkek adam ağlamaz laflarını bırakalım, sonuçta doğarken de vardı o cinsel organlar.
Erkek adam ağlar. Hem de hüngür hüngür, hıçkıra hıçkıra bebek gibi ağlar. Bırakın ağlasın da zaten. Öyle güçlü gözüktüğüne aldanmayın, çoğunuzdan daha duygusal o.  Düşündünüz mü etrafında sizinle beraber ağlayabilecek insanları ? Şimdi bir de siz onlar için ağlayabilir misiniz bunu düşünün..
İşte bu insanları sarın sarmalayın. Kıskanın. Kimseye vermeyin, paylaşmayın.
Bu insana gerektiği değerini verin, onu üzmeyin. O üzülecek biri değil.
Eğer yaşamak kötü bir şey olsaydı, hiç birimiz ölmekten korkmazdık. “Ben ölmekten ne korkucam ya Allah’ın verdiğini canı Allah alır.” Tabii ki yaratmak Yaradan’a mahsus olduğu gibi yok etmek de ona mahsustur. Bu konuda hem fikiriz fakat dedem de senin yaşındayken “korkmuyorum” diyormuş. Anlatamadım mı ? Şöyle diyim; hepimizin hayatında ne yazık ki olmuştur. Amansız bir hastalığa yakalananlar(kanser, aids vb. ölümle sonuçlanabilecek hastalıklar). Eğer yaşamak kötü bir şey olsaydı kanser bir adam bir sigara da hasta oldum diye yakardı. Eğer yaşamak kötü bir şey olsa, ölüm iyi bir seçenek olurdu. Aslında olabilirde. Kararısızım.
         Yarın berbat bir gün ; bu gece intihar etmeyecekler için.
Bakmayın siz baanaaa , yaşamak güzel bir şey. Kötü olsa, kötü adamlar doktor, iyi adamlar mafya olurdu. Buda olmadı lan. Mafyaların hepsi kötü değil. En azından bir yerler de kalan kabadayı abilerimiz varsa; ben onlara kefilim. Onlar candır, delikanlılığın kitabi; Onların hayatıdır. Kötü doktor yok mu lan ? Vardır tabi, her şeyin olduğu gibi..
Her şeyin de bir kötüsü var demiş oldum yani. Karpuzun, kavunun, arkadaşın, sevgilinin, dostun..
Kötülük ve iyilik. Bir biriyle zıt gözükse bile kardeş kavramlardır bunlar..
Karanlık ve aydınlık gibi.. Aydınlık olmadığı yer karanlık olur, yani karanlık kapatır aydınlığın açığını.. Güneşin doğduğu yer aydınlıktır ama sırt çevirdiği yer karanlık.. Yani karanlık aydınlık birbirini.. Kötülük ve iyilikte böyle bence.. İyiliğin uğramadığı bedenlere kötülük diyoruz.. Peki iyilik bu bedenlere uğramadıysa suç bedenin mi ? Yani iyilik kötülük yapmış olmuyor mu? Fazla mı felsefe yaptım ne. İyilik eğer gerçekten iyi bir kavram olsaydı, iyi insanlar yalnız kalmaz, aç kalmazdı.. İyi insanların ödülü bu kadar kötü olmazdı bence. Hiç mi yok kötü olup mutlu olan insanlar yok? Çevrenize bakın bir.. Kötü olan da para var, para olanda mutluluk.. Yani formül şu gençler; Para var, huzur var  ..
Şakası bir yana, paranın getireceği huzurdan hayır gelmez.. Düşünsenize etrafınızda paranızdan dolayı sizin yanınızda dolaşıp size katlanan insanlar var. Sadece para için size önem ve değer veren insanlar.. Sanki hepsini parayla satın almışsınız gibi.. Paranın getireceği huzur da mutlulukta sahte.. Ama çok param olmasın demek değil bu yani yanlış anlaşılma olmasın.. Çok param olsun ama benimle simit çay yiyebilecek dostlarımı kaybetmeyeyim ben…  Hayallerden girdik, nerelere girdik. Ne hayallerimiz varmış demek ki. Herkesin var hayalleri ama çoğu peşinden koşmaya, yürümeye cesaret bile edemiyor. Bazıları arkasında bile duramıyor.. Yetim bırakıyor renkli, güzelim hayalleri.. 








Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Saat Sabaha Karşı 5

Eski Sevdalar

Herkesin içi karanlık ama ...