Yolculuk
Çoğu insan
yolculukları sevmez,bazıları sıkıcı bulur,bazıları gereksiz.. Bu durum benim
için biraz farklı. Bana göre yolculuklar insanın kendine sorular
sorması,geçmişte yaşadıklarını düşünmesi,hatalarını,yanlışlarını,doğrularını,mutluluklarını
düşünmesi için birebir. Hele bir de yolcululuğun sonunda sevdiğin insanlara
kavuşmak varsa, bana göre "tadından yenmez" deyiminin anlamı oluyor
yolculuk..
Bu yazıyı yazarken çoğunuzun tahmin ettiğim gibi yolculuktayım yine düşünmek için,bol vaktim olan bir yolculuk. Bazen o kadar dalıyorum ki düşüncelere,pencereden dışarıya bakarken ne gördüğümün farkında bile olamıyorum. Yolculuklar beni beden olarak dinlendiriyor olabilir belki ama ruhsal olarak düşüncelere daldırıp beni bir beyin harbinden çıkmış gibi hissetmeme sebep oluyor. Yolculuğun benim açımdan ufak bir kötü yanı olarak bunu dipnot olarak düşüyorum. Neyse bu konuları geçip derinlere dalalım birlikte. Yolculuğu sevmeye bilirsiniz , bunu kabul eder anlarım ama hayatta bir yolculuk değil mi? Hatta,benim şahsi düşüncem en uzun sürecek olan bu yolculuğumuz aynı zamanda en güzelide. Bunu söylememin altında yatan sebep ise bu yolculuk bittiği zaman bütün sevdiklerimizle beraber olacağız.. Hiç ayrılmamak üzere.. Yaşımın "Genç" olarak sınıflandırıldığı bu çağda, hayatımda o kadar insan bu yolculuğun son durağına vardı ki, düşünmeden edemiyorum. Bende emeği olması,ya da beni sevip sevmemesi umrumda değil,sonuçta herkesin bir ailesi,herkesin sevdiği insanlar ve dostları var. O kadar kişiyi arkanda bırakmak.. Ne biliyim. Tuhaf.
( Bu konuya girince,kendimce yolculuğun bir kötü tarafını daha farkediyorum: sigara yakamıyoruz )
Dediğim gibi hepimizin hayatı kendinin en büyük yolculuğu ve maalesef bu yolculuğun başından sonuna kadar kimse yanımızda kalamıyor. İnsanlar yavaş yavaş , karşılarına çıkan duraklarda yanımızdan sessiz ve usulca gidiyorlar. Sevdiğimiz değer verdiğimiz insan, bazen ufak saçma şeylerden dolayı size engeller koyabiliyor, ailenizle mecburi olan ayrılıklar yaşayabiliyorsunuz. Bu dediklerimin en acısı da ölüm oluyor genelde. Bunu üzülerek söylüyorum ki biz, yaşarken değer vermeyi,kıymet bilmeyi bilen insanlar değiliz. Bir kişinin değerini anlamamız için onun yokluğunu hissetmemiz gerekiyor.. Ya terk edilince ya da sevdiğimiz kişiyi bir avuç toprağa emanet edince anlıyoruz, onu aslında ne kadar çok sevdiğimizi.. ( bence bu dediklerimi boşa atmayın ve kendi hayatınızdan pay biçerek bir değerlendirin. Bunu söylememin sebebi çok bilmişlikten değil,belki de değerlendirip düşündürmek için bir daha vaktinizin olamayacağını bildiğimden dolayı.. )
(Bu arada sigara içemiyoruz ama kahve varmış. Kahveyle sigaranın arasına girenleri kınıyoruz!!! )
Madem hepimiz sonu olduğunu bildiğimiz ve gördüğümüz bir yolculuğa çıktık, bu yolculuk iyiliklerle , güzel anılarla geçsin. Çünkü kötülük yapmak , kalp kırmak için hayat çok kısa. Etrafınızda ki insanlara bir bakın. Hepsi yardıma muhtaç. Bunu sadece maddi yönden demiyorum. Tamam olabilir kiminin karnı aç ama bana inanın bir çoğu da gülmeye aç, sevgiye muhtaç. Arkadaşlarınıza gülmeyi, mutlu olmayı hatırlatın. Ne bileyim, hiç bir şey yapamazsanız sokağınızda ki kediye aşağıda ki büfeden süt alın. Sakın soğuk almayın,hasta oluyorlar
Yani demek istediğim: bu yolculuğu doya doya gülerek,mutlu ederek ve mutlu olarak yaşamaya bakın. Zaten zoraki olarak mutsuz anlarımız oluyor ve bunlar hepimizi derinden yaralıyor. Önemli olan bu yaların üstünü mutlulukla,sevgiyle kapatabilmek..
Hava rüzgarlıysa eve kaçmayın,alın uçurtmanızı rüzgarla mutlu olmayı öğrenin. Kar yağıyor diye camdan izlemenize gerek yok çünkü kar sizin için yağıyor, giyin eldivenlerinizi kardan adam yapın.. Yağmur var diye ilk bulduğunuz yere sığınmayın,yağmurla dans etmeyi , damlalarla göre adım atmayı hatta yağmurla birlikte şarkı söylemeyi öğrenin.. Hayat gerçekten mutsuz olmak için çok kısa. Gökyüzü hala mavi.. Demek ki mutlu olmak için hala bir nedenimiz var..
Benim kısa yolculuğum birazdan son bulacak yazıma burada son veriyorum. Son durakta görüşmek üzere,şimdilik hoşçakalın J
Yorumlar
Yorum Gönder