Vedalar Ve Çaylar

Islak bir şehrin,saçma sapan bi otogarından yazıyorum. Terkedilişlerin,ayrılıkların ve vedaların kokusunun sindiği bi otogar. Hızla yağan yağmurun,aceleyle ordan oraya koşuşturan insanların,elindeki mendili satmaya calışan bir kardeşin yanından yazıyorum. Bayat çayıma eşlik eden sigaramla beraber yazıyorum bu yazıyı size.

Bir vedanın kokusu yeni sinmişken üstüme,son öpücüğün nemi dururken yanağımda,yağmurun ardından açan güneş yüzüme vururken yazıyorum.

Vedalar yıpratır insanı,her veda bir saç teli daha beyazlatır.. Her son bakış,bir bekleyişe dönüşür. Ne yazık ki her bekleyiş,mutlu bi sonuca dönüşmez hayatta. Vedadan sonra,paketin içinde kalmış son sigara gibi olur insan. Kendini yalnız hisseder,boşlukta hisseder. Aklında dönüp durur son sahneler,son sarılmalar,son bakışlar ama çıkamaz işin içinden. Vedalar yıpratır insanı,her veda bir kırışıklık daha ekler insanın yüzüne. 

En zoru bekleyen olmaktır,günü saati saymaktır. Çünkü bekleyen sensen,geçmez saatler günler. Geceler bağlamaz günleri birbirine,güneş doğmaz karanlığın en zifiri olduğu anda. Beklemek,herkesin yapabileceği iş değildir. Seven insan bekler,ümidi,umudu olmasada,bir cümle için bekler,bir bakış için bekler. Bir bakışta yaratır kendine umudu. Bir cümlede bulur o asgari ümidi. Çünkü ihtiyacı vardır buna,kendini ona bağlayacak bir şeyler bulmaya. 

Yağmur durdu,güneş kendini gösterdi.. Otogarın kalabalıklığı biraz daha azaldı. Mendilci çocuk gözden kayboldu. Sigaram bitti ama çaycı abi karşıdan bi tane daha getiriyor. Vedaların dili olmuş çay.. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Saat Sabaha Karşı 5

Eski Sevdalar

Herkesin içi karanlık ama ...