Kırgınlık

Kırgınlıklarının anlaşılmasını ister insanoğlu. Söyleyemez anlatamaz , dökemez içini. Sevdiğine kırılır , küser ..
Takmıyorum der kimisi , artık yeter der , bende insanım.. Ama yaşar kırgınlığını , acıtır. İstemez kimse bu hissi yaşamayı ama çoğumuz yaşamışızdır bu hissi. Kimisi bağırarak rahatlamak ister , kimisi giderek.. Uzaklaşır sevdiğinden ,acısının tekrarlanmasını istemez. Korkaklık der kimisi buna , kimisi ise güçsüzlük.. Hiçbiridir cevabın kendisi ise. Yorgunluktan gideriz..

Gücümüz yetmez kabul. Ama onca kırgınlığı nasıl unutur yürek, nasıl taşır yumruk kadar boyutuyla? Oraya girmişken bunu yapanı nasıl affeder ?

Yapamaz.. Yapmaktan kaçtığından değil yapamaz. Acısını yine kalır içinde , en derininden yine damlar. Görmez sevdiğini ama unutmaz , unutamaz. Tek kişilik sarayda kalan o insanı unutamaz. 

Güler bazen kendine, bunun içinmiydi der bu insan içinmi kanadım bu kadar? Ama yine kanatır içini. 

Ağlayamadığımız için mi geldik bu hale ? Etrafa zarar veremediğimiz için mi ? Yoksa çıkaramadığımız için mi sarayı sahiplenen hokkabazı ? 

Hiçbirimiz haketmedik bunları emin olun. En kötüsü bile bu kadarını haketmetmezken ,en derininin kapılarını açan nasıl haketsin ki zaten.

Bırakamaz boşveremezsin. İşte tam bu yüzden devam et mutlu görünüp kendini kandırmaya. Yoksa taşıyamazsın sarayın sahibini...





























Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Saat Sabaha Karşı 5

Eski Sevdalar

Herkesin içi karanlık ama ...