Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Rakı Ve Su

Sen unutulmazlara içilen rakı bense yanındaki su..sen bensiz acı bende sensiz boş,su ve rakı arasındaki ilişki  gibi senle ben ayrı iken şeffaf senle ben bizz olunca beyaz.güzeller hayaller kadar beyazz..biz unutulan sevgilere,kaybolan aşklara ve herşeye inat dimdik duran koca bi büyük gibiydik.ama o büyük devrildi kadehler artık bomboş.... Rakı tıpkı aşk gibi girer kalbe,hızlı attırır,unutturur tüm acıları.hayat aşkıda rakıyıda içerken güzeldir.en güzel şarkılar  en güzel hayaller en güzeller hep o zamanlarda yaşanır. çünkü ikiside şorhoş eder insanı.. Gel gelelim sahte rakı gibi sahte aşklarda kör eder gözleri.bir daha tövbe edersin küsersin ama onsuz olmaz.sensiz olmaz sevgili..unutursun herşeyi tutar atarsın o zehirli günleri gözlerini açarsın ve tekrar seversin.belki tekrar  kör olursun tekrar silersin ama sonunda en güzelini içersin ve bırakmazsın sildiğin günleri düşünür tekrar içersin sevdiğini..içtikçe doyamazsın aşkı ve rakıyı  çünkü beyaz olmaz ister...

Çok sevdiğime...

Hiç birini çok sevdiniz mi? o kadar çok ki kılına zarar gelse dünyaları yıkacağınız kadar,ben sevdim belki size söylediklerimden daha çok sevdim. Sonuç ne oldu peki o çok sevdim dediğim insanın sesini unuttum şimdi,kendimi onun yanında hayal etmeyi unuttum,onu o kadar çok sevmeyi unuttum,  ama gülüşünü,bana dokunuşunu hiçbir zaman unutmadım unutmak istedim mi? hayır, çünkü ne kadar üzülürsem üzüleyim  aklıma geldikçe yüzümün güldüğü nadir şeyler bunlar. Yıllardır yüzünü çok nadir görüyorum kafam önde yanından geçip  gidiyorum, eğer olurda göz göze gelirsek benim ona nasıl baktığımı görmesini istemediğim için... Şimdi sevgilisi var mutlu mu bilmiyorum, ki umarım mutludur üzülemem buna sadece eskisi gibi mutluluğunu benimle paylaşmaması dokunur, ikimizde belli bir yaşa geldik bazı şeylerin farkına vardık ayrı şehirlerde yaşamaya başladık gibi şeylerle avutuyorum kendimi,olurda bir gün tekrar birlikte olur musunuz diyenlere kesin bir dille  "hayır!" diyorum sadece kend...

Eski Sevdalar

Eskiden "sevda"ların da bir ağırlığı varmış. İnsan bir kere sever,sevdiği uğruna deli de olurmuş divane de. Bu tür sevdalar da hep leyla ile mecnun başı çeker. Pekala bir şey soracağım,Leyla burun kıvırmasaydı mecnuna,"tamam" deseydi , aşkları böyle bir destan olur muydu? Mecnun o kadar deliliği yapar, o kadar şeye katlanır mıydı? Siz bunu düşünürken ben konudan sapmayayım.  Eskiden sevgilerin bir ağırlığı varmış,uğruna çekilen dertler acılar,sevgilere güzellik , mana katarmış.. Şimdi öyle mi? Her önüne gelen seviyor arkadaş(sevdiğini sanıyor). İlaçların üstüne yazıyorlar ya hani "çocukların ulaşamayacağı yerlerde saklayın" diye, aynen öyle yazmalı işte sevdaların üstünde. Düşmemeli değerini bilmeyenlerin eline.. Her yakınlaşan çift,"senin için ölürüm" dememeli birbirine. Yeri gelir ölemez çünkü,seviyorum dediğini kişi için.  "Ölene kadar seni seveceğim.." Basitleştirilmemeli yalancı ağızlarda. Zamanı gelir başkasına ...

Yolculuk

Çoğu insan yolculukları sevmez,bazıları sıkıcı bulur,bazıları gereksiz.. Bu durum benim için biraz farklı. Bana göre yolculuklar insanın kendine sorular sorması,geçmişte yaşadıklarını düşünmesi,hatalarını,yanlışlarını,doğrularını,mutluluklarını düşünmesi için birebir. Hele bir de yolcululuğun sonunda sevdiğin insanlara kavuşmak varsa, bana göre "tadından yenmez" deyiminin anlamı oluyor yolculuk..  Bu yazıyı yazarken çoğunuzun tahmin ettiğim gibi yolculuktayım yine düşünmek için,bol vaktim olan bir yolculuk. Bazen o kadar dalıyorum ki düşüncelere,pencereden dışarıya bakarken ne gördüğümün farkında bile olamıyorum. Yolculuklar beni beden olarak dinlendiriyor olabilir belki ama ruhsal olarak düşüncelere daldırıp beni bir beyin harbinden çıkmış gibi hissetmeme sebep oluyor. Yolculuğun benim açımdan ufak bir kötü yanı olarak bunu dipnot olarak düşüyorum. Neyse bu konuları geçip derinlere dalalım birlikte. Yolculuğu sevmeye bilirsiniz , bunu kabul eder anlarım ama hayatta bir y...

...Buğulu Cam...

Resim
“Kendimden çıkıyorum yola , bir yere varamıyorum “ senden başka. Ne zaman yeniden başlamaya niyet etsem , kendime sözler versem yine de beni , sende buluyorum. Başladığım her yol sende son buluyor. Bilmiyorum , bilemiyorum. Sanki canımdan bir parçasın da seni söküp atamıyorum gibi..  “ Nasıl bir şey seni sevmek ? “ diye soruyorum kendime. Çünkü bunu en iyi cevaplayabilecek insan benim.. Öyle bir şey ki seni sevmek: Bir Ankaralının “La Bebe”si, İstanbullunun boğaza karşı manzarası, Kastamonulununsa ayazı karşı dik dururken yaktığı sigara gibi.. Ama ben İstanbul’da değilim o manzarayı izleyemem , Kastamonu’da değilim o sigarayı yakamam ve ben Ankara’da değilim ki “ La Bebe” kullanamam.. Böyle bir şey işte seni sevmek.. Çıkar bir yolu yok, aslında akıl işi bir şey de değil ama elden bir şey gelmiyor maalesef.. Her şey yürekten geliyor. Ona da akıl da el de mani olamıyor.. Neden mi tüm bunları “Buğulu Camlar” başlığı altında yazıyorum. Çünkü.. Çünkü’sü şöyle; Buğulu ...

Siyahın Her Tonu

Resim
Öncelikle herkese selam olsun ,bütün dostlara merhaba.  Bloguma olan ilginiz için, gönülden teşekkürlerimi sunuyorum. Normalde burada okuduğunuzdan çok daha fazla yazıyorum..Hatta şunu diyebilirim kendim için: Yazmazsam eğer geceler sabaha zor bağlanıyor. Bir çok yazımı kimse okumadan saklıyorum, bilgisayarımın adı unutulmuş eski klasörlerinde. Arkadaşlarımın bloga at, blogu ölü tutma tepkilerine kayıtsız kalamadım.Bu tepkilerinde beni içten içe sevindirip mutlu ettiğini de saklamıyorum :).Yazdıklarımı okuyan, beni cesaretlendiren herkese gerçekten çok teşekkür ederim.. Aynı şeyleri yaşamasak da aynı hayatta yoğrulduğumuz için yazdıklarımın bir bölümünün içinize dokunduğunu biliyorum. O halde içinize dokunmaya devam edelim.. :)  “Siyahın Her Tonu” Yazmaya başlamadan önce sizden bir isteğim var, sessiz bir ortama geçin veya kulaklığınızı takın ve buradan başlayalım. Pilli Bebek - Olsun https://www.youtube.com/watch?v=EnowaVmsqVQ Şuan sokak lambasının naif...

...Kaybedenler...

Resim
Biz; Büyük Kaybedenlerdeniz.. Belki de hiç kazanamadık biz.  Hiç bi zim olmayanları, bizimle beraber olmayanların gidişini kaybetmek sandık. İnsanların güler yüzüne aldanıp, her yüzümüze gülene kanıp yakın bildik kendimize. Saflıktan değildi bu, herkesi kendimiz gibi içten bilmemizden kaynaklanıyordu.. Sonra biraz büyüdük. Büyümez olaydık keşke. Büyüyünce anladık ki, hiç kimse göründüğü gibi değilmiş. Kimsenin bir yüzü yokmuş.Bukalemunun yapısına hayrandım ufakken.Ortama göre renk değiştirip, kendini gizleyebilmesini doğanın bize bahşettiği mucizelerden biri olarak görürdüm. Sonra büyüdüm. İnsanlar tanıdım.Bukalemundan daha iyi ortama ayak uyduran insanlar.Bunlar öyle renk değiştirmez üstelik. Karakter değiştirirler, başka biri olurlar adeta.Herkes tarafından sevilirler, hani şu popüler denilen çocuklar var ya, öyle olurlar genelde..  Biz işte bundan kaybettik be kardeşim.Siyaha beyaz, yalana doğru, çirkine güzel, harama helal demediğimiz, diyemediğimiz için ka...

..Yuvasız Kuşlar Misali..

Saat sana 1 var sevdiğim.. Her zaman olduğu gibi, seninle aramızda “bir”i var.. Aslında çok yakınsın bana, seni hissedebiliyorum… Nefesini yüzümde hissetmek, gülüşünün yarattığı depremi yüreğimde hissetmek, saçlarınla oynarken uyuya kalmak ya da kokunu içime çekebilirdim şuan. O kadar yakın hissediyorum sana kendimi.. Bunların hepsini yapabilirdim.. Eğer “bir” olmayı başarabilseydik.. Düşüncesi bile güzelmiş, en az sen kadar.. Gerçekçi olmam gerekirse, yine uyku tutmadı beni.. Yaktım bir sigara, devamını biliyorsun zaten… Kelimeler, cümleler art arda gelen sigaralar.. İnceden bir baş ağrısı da hissettirmiyor değil kendini.. Belki seninle bir bütün olabilirdik, sen ben değil; biz olabilirdik.. Bir ömür boyu öyle  de kalabilirdik.. Olmadı, yapamadık.. Farklı hayatları, farklı seçenekleri seçtik. İki yabancı olduk birbirimize.. Birbirimizin her şeyini bilen iki yabancı olduk seninle.. Sanırım seni sevmeyi ağır bir şekilde ödedim ben.. En yakınında hissettiğin insanın, sok...

Sensizlik dem vuruyor bugün sabaha..

Biliyorum.. Okumayacaksın belki bu yazdıklarımı, diğerleri gibi, anlamayacaksın beni, düşüncelerimi, yazdıklarımı , karaladıklarımı.. Olsun, hiç olmazsa “Vakit Öldürüyorum” diye teselli ederim bende kendimi.. Çoğu zaman sensizliğe karşı teselli ettiğim gibi.. Başka türlü vakit geçiremiyorum sanma sakın.. Çoğu zaman seni düşünerek geçiyor vakit.. Bazen akreple yelkovanın kovalamacası, bir fotoğrafında takılı kalmamla günü bitiriyor.. Çoğu zaman geceyi sabah ediyor düşüncelerim.. Çoğu zaman da sahipsiz bırakılmış bir piç gibi yapayalnız... Kimse anlamayacak gibi geliyor içimdeki boşluğu, kimseye tarif edemeyecek gibi.. Zaten konuşmaya ne mecalim var bu aralar ne de cesaretim.. Eskiden fırtınayla yaşardım ,ne yaşarsam yaşayım , eserdim, gürlerdim.. Şimdi öyle biri oldum ki yaprak kıpırdatmaya kıyamıyorum.. İnsan hayallerinden vazgeçecek olunca, içinde hep bir boşluk kalırmış.. Ama sen benim için farklısın. Sen bir hayalin gerçeğe gölgesini vurmasını gibi bir şeysin.. Gölgeyi görebiliyoru...

Hayaller...

Resim
Hayaller sigara dumanı  gibi, en başında çok  belirgin, git gide dağılıyor.. En sonunda yok oluyor, gökyüzüne karışıyor…Hayallerimizde ölü hayaller diyarına karışıyor olmalı.. Her ne kadar, yok olsa da hayaller; İnsanı yaşama bağlayan en büyük şeylerden biri.. Bir hayal uğruna yıllar, bir hayat harcayan insanlar var.. Kimi yeni bir hayat, kimi yeni bir eş, kimi yeni bir araba, kimi yeni bir ev, kimi de yeni bir sayfa için hayal kurar. Peki defteri değiştirmedikten sonra ; sayfayı yenilesen ne olur ? Bir insanın geçmişi karanlıkken geleceği nasıl aydınlık olabilir? 30 sene sigara içen adam,30 sene sonra sigarayı bıraktığında ciğerleri ilk doğduğu gün gibimi olacak ? Yıllarınızı, aylarınızı, günlerinizi hatta hayatınızı verdiğiniz adadığınız biri verdiğiniz değeri haketmeyip, hatasını anladıktan sonra geri dönünce hiç bir şey yaşamamış gibi devam edebilecek misiniz? Düşünmeyin boşuna ,sen temizlemek için silsen bile hem silgin tükenir hem sayfan kirlenir.. Her insanın hayatı...

HELLO WORLD !

'' ''Hello World'' diye bir giriş yapıp blogumuzun ilk denemesini yazmak istedim. Bu sadece ''Mehaba'' yazısı olacak. Yani sanmayın ki bundan sonra ki yazılarımız böyle iyimser olacak :) Şaka bir yana bundan sonra ki yazacağımız yazılar hakkın da şimdiden bahsedip heyecanı gidermek istemezdim ( Ne heyecanı ya sanki yazdıklarını biri okuyormuş gibi :) ). Biz buraya blogumuzun adından da anlaşılacağı gibi ''Aklımıza dair gelen her şeyi '' ifade etmeye çalışacağız. Biraz amatörce yazılar olabilir bunlar çünkü buraya yazan hiç kimse prof yada yazar değil. Bizde çoğunuz gibi sabahtan akşama kadar monoton bir hayat süren insanlarız sonuçta. Çok bir şey beklenmesi doğru değil yani bunu baştan belirtelim de sonra sıkıntı olmasın :) Şaka bir yana bu blogumuzu hayatımızın bir parçası haline getirmeye belki de dert ortağı yapmayı ya da içimizi döktüğümüzü bir platform oluşturmaya çalışacağız... Yani sadece dert tasa değil güzel şeyler de p...